15 Aralık 2012 Cumartesi

Kabil'i Aldım Habil Oldu Yanımda



       Kendimin sığabileceği kadar bir dünya kurdum kendime. Tüm kavramlarını eşleştirdim içimde. Anlamsız yazılar. Yarım cümleler. Üç noktalar. Sapsarı, yazılı bir dünya. Kimsenin görmediği bir biçimde tüm ayrıntılar. Dünyayı sırtında değil yanında taşıyan bir Atlas. Benim o... 

        Hayır Kabil bu dünyada dolaşmak zorunda değilsin. Zaten cezanı da çektin sen. Senin dünyanda değişti herşey. Kabiller çoğaldı, İbrahimlerde öyle. Tek farkla. İbrahim de katil oldu bu kez. Gökten koyun inmedi bir daha o günden sonra. Dünyayı kuran da sıkıldı sanırım bu işlerden. Bu günlerde part-time müslümanlıkta moda. Bilemiyorum. İlgilenmiyorum da. Benim ki farklı bir dünya nasıl olsa. 
Hayır Kabil içeri alamam seni. Kendimin sığabileceği kadar bir dünya bu. Sen kaybolursun. İçerisi labirent. Ben inşa ettim hepsini. Anlamasınlar, giremesinler diye içeri, kapı önünden konuşuyorum insanlarla. Bayraklı kapı. Devlet dairesi gibi. Sen bilmezsin. Kapatıyorum artık.

      Sen kısa bir hikaye olacaksın  bu evrende. Bir de kendimle konuşmalarımı görebilseydin... Bir roman... Hiç bitmeyen sonlarla devam eden... Noktayı da almadım bu yüzden içeri... Bitirmesin diye herşeyi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder